Bilinen kısa adıyla 15 Temmuz Komisyonu, ya da 'FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) Komisyonu'... Tam adıyla, "Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016 Tarihli Darbe Girişimiyle, Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu." Darbe girişiminden on gün sonra, 26 Temmuz 2016’da Meclis’teki dört partinin de destek vermesi ile kuruldu.
Hızla kuruldu ama başlangıçtaki hızını koruyamadı. Önce, çalışma günü ve süresi azaldı. Sonra, dinlenecek isim listesi kısaldı.
4 Ocak 2017’de 3 aylık çalışma süresi dolacak olan komisyonun bir ay daha çalışma kararı alması mümkün. Ancak, iktidar partisi çalışmaları daha fazla sürdürmek niyetinde değil. Bunun nedeni merak edilen tüm soruların büyük ölçüde yanıtlanmış olması ya da tatmin edici sonuçlara ulaşılması değil.
AK Parti'ye göre, yeterli çalışma yapıldı. Muhalefete göre ise, AK Parti'nin komisyonun çalışmalarından duyduğu rahatsızlık. Buna gerekçe olarak da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 Aralık'ta yaptığı açıklama gösteriliyor. Erdoğan; “Artık darbe komisyonu yapacağı çalışmalarını yaptı. Şöyle süratle inşallah şu son adımlarını da atıp artık raporunu hazırlayıp göndermek suretiyle görevini tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum” dedi. Muhalefete göre, Erdoğan’ın bu sözleri AK Partililer için ‘artık bitirin’ demekti.
AK Parti neden rahatsız oldu?
CHP'li Zeynel Emre komisyonun ilk başlarda, hatta tam olarak eski MİT Müsteşarı Emre Taner'in komisyona gelişine kadar iyi çalıştığı görüşünde. Emre, "İstediğimiz her şey olmasa da amaca daha yakın çalışmalar oluyordu. Ama ondan sonraki bölümde amaçtan gitgide uzaklaştı" dedi. Ona göre, bunun nedeni AK Parti'nin rahatsız olmaya başlaması:
"Benim kanaatim, bu işin siyasi uzantıları, siyasetle ilişkisi, 14 yıllık AKP iktidarında oluşabilecek zararlar göz önünde bulundurularak, bir yerde dur kararı verildi."
Peki ama, AK Parti bunu en başından düşünmedi mi? O halde neden o da bir komisyon kurulmasını istedi? Emre'ye göre, 15 Temmuz sonrasında oluşan siyasi atmosferde AK Parti'nin 'buna yokum' deme şansı yoktu.
"Bugün sözkonusu olsaydı, komisyon kurulması reddedilirdi. Gerekçe olarak da, 'yargısal alana müdahale' denirdi. 'Biz ona girmeyelim' denilirdi."
AK Partili üyeler bunun benzerini bugün de söylüyor.
Zamanlaması ve çalışma yöntemiyle sorunlu komisyon
Darbe girişiminden sonra başlayan soruşturmalar ile komisyonun çalışmasının çakışmasının komisyonu sınırladığı yorumlardan biri. Muhalefetin komisyonda dinlemek istediği, darbe gecesindeki rolleri nedeniyle halen tutuklu olan, Akın Öztürk, Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç gibi bazı askerlerin dinlenilmemiş olması bu gerekçeyle açıklanıyor. Aynı zamanda komisyona bilgi veren bazı bürokratların da devam eden soruşturmalar nedeniyle ‘daha açık’ konuşmalarının hukuki engel olarak ortaya çıktığı belirtiliyor.
Komisyonun AK Partili üyeleri bu görüşte.
AK Partili Zekeriya Birkan, "Tabii ki bu, komisyonun en büyük zorluğu. Yargılaması devam eden konularla ilgili hem Anayasa maddeleri, hem iç tüzük, hem de yasalar, Meclis’te komisyon kurulmasını yasaklıyor. Fakat burada hem bir yandan darbe girişimi çok sıcak ve taze olduğu için, bununla ilgili bir çok soruşturma gizli yürütüldüğü için böyle bir sorunla karşılaştık" dedi.
AK Partili bir başka isim, Belma Satır da Al Jazeera’ye, "İddianameler hazırlanmamıştı ilk başladığımızda. Yeni yeni davalar açılıyor. Dolayısıyla böyle bir süreçte komisyon çalışma yaptı. Bir kere bunu bir tespit edelim. İkincisi bu bir araştırma komisyonu olduğumuzu tespit edelim" açıklaması yaptı.
Ancak muhalefete göre bu engel değildi. MHP Muğla milletvekili Mehmet Erdoğan, "Parlamentonun önündeki engeli ben kabul etmiyorum" dedi ve bu görüşü bir karartma olarak nitelendirdi.
"Yargıya müdahale edecek değiliz. Biz bir araştırma komisyonuyuz. Dolayısıyla yargının işiyle bizim işimiz birbirinden ayrıdır. Nasıl adli soruşturma ile idari soruşturma ayrıdır. Araştırma komisyonu bunları dinleyebilirdi. Bu da bir karartma oldu."
CHPli Zeynel Emre ise, AK Parti'nin bakış açısına göre Meclis'in yapacağı her çalışmanın yargısal alana müdahale olarak değerlendirileceğini söyledi ve "İnsan hakları komisyonunun cezaevlerinde yaptığı çalışmalara da yargısal alana müdahale mi diyeceğiz?" diye sordu.
En önemli iki aktör dinlenmedi
MHP’li ve CHP’li üyelere göre, komisyonda açıkta kalan bir kaç nokta var. Bunların başında da 15 Temmuz gecesinde yaşananlar.
O gecenin iki önemli aktörü, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulûsi Akar komisyon tarafından dinlenmedi. Akar’a, artık çalışma süresinin neredeyse sonunda sadece AK Parti milletvekillerinin soruları gönderildi.
Muhalefet milletvekilleri yazılı soruya, "Araştırmanın ruhuna aykırı olduğu ve söyleneceklere göre yeni sorular sormak gerektiği için" karşı çıktı. O nedenle soru vermedi.
Fidan’a soru da sorulmadı.
AK Partililere göre gerekçe, yargılama sürecinin ve temizliğin hâlâ devam etmesi. Belma Satır, "Bu süreçte bu kişilerin komisyonda olmasının doğru olmayacağı kanaatini getirdik. Hulûsi Akar'a sorularımızı sorduk. Hakan Fidan, bir bürokrattır, onunla ilgili konular Başbakanlık iznine tâbidir. Onunla ilgili konularda da gelen bilgilerden raporumuzda bir takım bilgiler yer alacaktır" dedi.
MHP'li Erdoğan’a göre ise, bu isimlerin dinlenmemesi darbe gecesinin bir bölümünün aydınlatılmasını engelledi ve ortada şu cevapsız soruları bıraktı:
"İstihbarat geldikten sonra cumhurbaşkanına, başbakana bilgi verildi mi? Milli Savunma, İçişleri Bakanına bilgi verildi mi? Hangi tedbirler alındı, haber alındığı halinde kuvvet komutanları niçin görevinin başına çağrılmadı? Öbür tarafta TRT'de bildiri okunması... Bunun altına imza atan bir kişi var elimizde, Mehmet Partigöç. Yurtta Sulh Konseyi’nin kim olduğu, bu talimatı kimden aldıkları, kiminle planladıkları... Bunları dinleseydik alacağımız dersleri daha açık görebilirdik. Genelkurmay Başkanı'nı derdest edip Akıncı’ya götüren, ertesi sabah başbakanlığa getiren Mehmet Dişli... Bu iki kişiyi dinlemeden de işin (darbecilerle ilgili) kısmını çözmemiz mümkün değil."
Sezgin Tanrıkulu da düzenlediği bir basın toplantısında, "Saat 15.00 ile saat 20.00 arasındaki 5 saatlik süreyi araştırmayan ve onların muhataplarını çağıramayan, dinleyemeyen komisyona darbe komisyonu denilebilir mi?" dedi.
Bunların yanında, bazı isimlerin önce komisyon tarafından dinleneceği duyuruldu ancak daha sonra vazgeçildi. Bazen de davetler kabul edilmedi. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişimine ilişkin kendisini uyaran ilk isim olduğunu söylediği eniştesi Ziya İlgen, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı Akar dinlenecek isimler olarak açıklandı.
Ama bu AK Parti kulislerinde rahatsızlık yarattı. Partide tartışılmadan ve doğuracağı sonuçlar hesaplanmadan davetlerin yapıldığı eleştirisi dillendirildi. AK Partili bir çok isme göre kamuoyuna yanlış izlenim verildi.
Ayrıca, eski CHP milletvekili Birgül Ayman Güler’in ‘iç siyasi çekişmelere alet olmak istemediğini’ gerekçe göstererek komisyona gelmeyi kabul etmediğini bildirmesi, eski Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in benzer şekilde, soruların yazılı iletilmesini istemesi de, komisyonun etkinliğinin sorgulanmasına neden oldu. Necdet Özel’e de sadece AK Partili milletvekillerinin 9 sorusu yazılı olarak çalışmaların sonuna doğru gönderildi.
Komisyonun artık toplanmadığı son günlerde, üç ay içerisinde davet edilmeyen İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları ile eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a da AK Partili üyelerin soruları gönderilecek.
Siyasi yapıya ilişkin belirsizlikler
Komisyonun cevap araması beklenen başlıklar arasında örgütün siyasi ayağı ve mali yapısı da vardı. 17 – 25 Aralık sürecinin ardından yargı ve emniyet içerisindeki örgütlenmesi açığa çıkmaya başladı ve bazı adımlar atıldı. Darbe gecesi de askeriye içerisindeki yapılanmayı bir ölçüde deşifre etti. Ancak siyasi ve mali yapı henüz sorgu safhasındaydı.
Komisyon uzman akademisyen ya da eski / mevcut bürokratların dışında Mehmet Ağar ve Efkan Âlâ gibi sınırlı sayıda siyasetçiyi dinleyebildi. Oysa, örgütün en çok örgütlendiği bilinen eğitim, ordu, mülkiye, adliye, emniyet gibi kurumların eski bakanları dinlenmedi. Eski cumhurbaşkanları Abdullah Gül, Ahmet Necdet Sezer ile eski başbakanlar Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Yıldırım Akbulut, Ahmet Davutoğlu'na yazılı soru gönderildi. Henüz bu isimlerin yanıtları da ulaşmadı.
AK Partili isimler siyasi ayağın ortaya çıkarılmasının komisyonun görevi olmadığı görüşünde.
Zekeriya Birkan şunları söyledi:
"Bence bu komisyonu aşan bir şey. Bu komisyon gidip de siyasi partilerin içinde FETÖ’cü var mı yok mu, nasıl sızmışlar gibi bir araştırma yapamaz. Gelen bilgiler ve bilgi veren kişiler üzerinden bir şeyleri öğrenmeye, onların referans gösterdiği kaynakları, kişileri dinlemeye çalışıyoruz. Ama benim şahsi olarak öğrendiğim şu; bu örgüt hiç bir zaman limanda beklememiştir. Limanda hangi gemi varsa o gemiye binip devam etmiştir."
MHP'li Mehmet Erdoğan ise bu yaklaşıma karşı çıkıyor.
"İktidarın gücünü kullananların, gücü onlar lehine kullanmasını sağlayan, parti içine çöreklenmiş bir güruh varsa, bu ortaya çıkmadan işin siyasi boyutu nasıl çıkacak? Siz müsteşar, genel müdür, vali, emniyet müdürü atamışsınız. Bunların referansları kimler? Siyasetin içindeki yapı hâlâ genel müdür atıyorsa müsteşar, vali atıyorsa bunu durduramıyorsak, siyasi ayak ortaya çıkmadıysa bu iş nasıl çözülecek? Bir kurum sınav yapmış, 50 adam almış, 49 tanesi Bylockçu. Bunun siyasi referansı kimdir bunu sormayacak mıyız?
O partinin içinde şu kadar, bu partinin içinde bu kadar var değil. Hangi partinin içindeki yapı bu sonucu doğurmuştur, bunun da ortaya konulması lazım. Hâlâ iktidar gücünü kullananların içinde bunlardan ne kadar var? Bu gücü kullanmaya devam ediyorlar mı? Öğretmeni, hemşireyi, polis memurunu açığa aldım, ihraç ettim demekle bu iş bitiyor mu?"
CHP'li Emre de, "Şunu mu kabul edeceğiz: Türkiye'nin tüm kritik kurumlarına sızan bir yapı TBMM'yi ıskalayıvermiş, unutmuş burayı. Burada hizmetli personel seviyesinde girmiş, yasama uzmanı, çaycı, ama öteki türlü girmeyivermiş, böyle mi düşüneceğiz, buna mı inanacağız?" diyor.
Oysa komisyon üyeleri toplantılarının bir çoğunda rakiplerinin "FETÖ ile bağlantısını" ortaya koymaya dönük hamleler de yaptı. Zaman zaman birbirlerini ya da partilerinin üyelerini örgütün lideri Fethullah Gülen ile görüşmekle, örgüte kolaylık sağlamak, işbirliği yapmakla suçladılar. Darbe gecesinin, öncesinin ve sonrasının aydınlatılması çabası, partiler arası bir siyasi çekişmeye döndü. Tıpkı komisyon tutanaklarına yansıyan aşağıdaki diyaloğun gösterdiği gibi:
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) - .......
17-25 Aralık oldu biliyorsunuz. Olmadan önce Sayın Kılıçdaroğlu, ABD’ye gitmiştir. Bir: Dışişleri Bakanlığına sorulmasını talep ediyorum. İki: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Aynı soruyu Davutoğlu’na da sorabilir miyiz? Pensilvanya’ya gitmesini…
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Tabii, Ahmet Davutoğlu’na da…
BAŞKAN – Ya, Aykut Bey…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Kılıçdaroğlu’na da soralım Davutoğlu’na da…
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Ya, bir dakika Beyefendi, niye…
BAŞKAN – Aykut Bey, tüzüğe uyarak hareket edelim. Siz söz istediniz de vermedim mi?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) – Ya, Kılıçdaroğlu deyince niye rahatsız oluyorsunuz? Ecevit deyince
niye rahatsız oluyorsunuz?
Mali yapı en az çalışılan alan oldu
Mali yapı konusunda komisyonun dinleyebildiği tek isim Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ oldu. Kurumlardan elde edilen bilgilerin bu alana ilişkin soruları ne derece aydınlatacağı komisyon raporu ortaya çıktığında görülecek. MHP’li Erdoğan’a göre bu konuda da komisyonun önü açılmadı:
"Mali ayak nasıl bugüne kadar idare edildi. Boyutu nedir? Hâlâ bu ayak çalışıyor mu? Bu işin ayağı sadece Bank Asya'dan ya da kayyum atanan 5 - 10 şirketten mi ibaret. Bunun ötesinde başka kaynaklar var mı? Deşifre olanlar yerine alternatif bir yapı ortaya kondu mu? Bununla ilgili komisyonun önü açıldı mı? Açılmadı. Bu manada da bence bir eksiklik var."
3 ayda neler yapıldı?
Toplam 15 milletvekilinden oluşan komisyonun üyeleri 20 Ağustos 2016’da belirlendi. İlk toplantısı olan 4 Ekim 2016’dan, 2016 yılının son toplantısı 22 Aralık’a kadar 22 toplantı yaptı. Darbe gecesinin kritik noktaları Gölbaşı Özel Harekât Merkezi, Türksat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konakladığı Marmaris, İstanbul Atatürk Havalimanı gibi bazı yerlerde inceleme yapıldı.
50 isim komisyonun davetini kabul etti. Bunların arasında açıklamalarıyla dikkat çeken isimler, eski Genelkurmay Başkanları Hilmi Özkök, İlker Başbuğ, Işık Koşener, eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski İçişleri Bakanları Mehmet Ağar ve Efkan Âlâ, darbe gecesi Genelkurmay Başkan vekilliğine atanan şimdi İkinci Başkan olan Ümit Dündar, darbe gecesi etkisiz hale getirilen eski Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi oldu. Komisyon ayrıca, bir dönem örgüt ile yakın ilişkileri olan yazarlar Hüseyin Gülerce, Fehmi Koru ve Doktor Hasan Polat’ı, hem örgüt mağduru hem de örgüt ile ilgili kitaplar yazan eski asker Mustafa Önsel, Nedim Şener gibi isimleri de, geçmişte örgüt ile ilgili çalışmalar yapmış olan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Cevdet Saral, Adana Emniyet Müdürü Osman Ak’ı dinledi.