CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'ın referanduma ilişkin sözlerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "Binali Yıldırım açıklama yapıyor, "FETÖ ve PKK hayır oyu veriyor, biz evet diyeceğiz" diye. FETÖ sana Binali Yıldırım dese adını mı değiştireceksin? Utanarak söylüyorum, bir ülkenin başbakanı hayır oyu vereceklerin tamamını terörist ilan ediyor. Bu kadar üzüntü verici bir tablo olamaz. Çünkü bu Anayasa değişikliğinin Türkiye'ye nasıl bir felaket getireceğini onlar da biliyor. Savunamıyorlar, karalıyorlar" dedi.
Referandum sonrası Meclis'in işlevini yitireceğini söyleyen CHP lideri, şöyle devam etti:
"Değişikliğin sebebi ne?"
CHP Genel Başkanı, referandumun partiler üstü bir mesele olduğunu savunarak, "Her gittiğiniz yerde şu soruyu sorun: 15 yıldır iktidarsınız, parlamentodan çıkarmak isteyip de çıkaramadığınız bir kanun oldu mu? O zaman bu Anayasa değişikliğinin sebebi ne?" diye konuştu.
AK Parti'nin 15 yıldır iktidar olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bakanların tamamı kendilerinin. Şimdi başbakanlığı kapatıyorlar, başkan ve yardımcıları olacak. Bunlar neyi eksik yaptılar, hangi iradeyi hayata geçiremediler? Bu değişikliği niye yapıyoruz" diye devam etti.
Kılıçdaroğlu, bir televizyon kanalında çıkıp referandumu tartışma teklifini yineledi. Başkanlık sisteminin istikrar getireceği söylemini eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"İstikrar getireceğiz diyorlar. Bu, 15 yıldır ülkeyi yönetemediklerinin itirafıdır. Neyin istikrarı? İstediğiniz kararı alıyorsunuz. Çift başlılığı önleyeceğiz diyorlar. Devlette çift başlılık olmaz. Aslında yaptıkları çift başlılığı anayasal kurum hâline getirmek. Başkan hem devletin başı olacak hem de partinin genel başkanı olacak. Hem tarafsız, hem taraflı. Bunun neresi tek başlı?
Devletin tepesi böyle, geliyorum devletin altına. Başkanı ilde vali temsil edecek. Başka? Mensubu olduğu partinin il başkanı. Yine iki başlı yönetim."
'Meclis emekli oluyor'
Kılıçdaroğlu, muhtemel anayasa değişikliğinin meclisi işlevsil kılacağını ve yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağını da savundu:
"Bazı vatandaşlarımız diyebilir, Cumhurbaşkanı kararname yayınlayacak ama Meclis’ten geçmez diyebilir. Böyle değil. Kararname meclise gelmeyecek, doğrudan uygulanacak. O zaman Meclis’in fonksiyonu ne? Mâlulen emekli oluyor Meclis, maaş alacak oturacaklar.
Anayasa Mahkemesi var diyebilirsiniz. Doğrudur, Cumhurbaşkanı’nın devletin yapısı ve işleyişine dair kararnamelerini muhalefet Anayasa Mahkemesi’ne gönderebilir. Ama o mahkemenin 15 üyesinin 12’sini Başkan tayin ediyor. Çünkü gidecek yalvaracak, önünü ilikleyecek, beni üye yap diyecek. O da yapacak ama kararnamelerimi geçirin diyecek."
"Millet - vekil bağı kopuyor"
Kılıçdaroğlu, milletvekillerinin seçmenleriyle bağının kopacağını söyledi:
"Artık milletle vekili arasındaki bağ kopuyor. Niye anlatsın ki hiçbir fonksiyonu yok. Buna artık milletin vekili demeyin, niye diyorsunuz. Başkanın vekilleri deyin. Millet ile vekili arasında bağ yoksa, irade beyan edemiyorsa, nasıl milletvekili diyeceğiz?"
Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin hiçbir sorununu çözmeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bu seçimin sağı, solu, ortası yok. Ülkücüsü, milliyetçisi yok. Ya demokrasi, ya tek adam rejimi. Tek adam rejimlerinin nelere mâl olduklarını öğrenmek için Hitler’e bakın. Bir kişiye 80 milyonun kaderini bağlayamazsınız" dedi.
"Hayır diyecekleri terörist ilan ediyor"
Kılıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'ın "FETÖ ve PKK hayır diyor, biz evet diyeceğiz" açıklamasına da sert tepki verdi:
"Yıldırım açıklama yapıyor, 'FETÖ ve PKK hayır oyu veriyor, biz evet diyeceğiz' diye. FETÖ sana Binali Yıldırım dese adını mı değiştireceksin? Utanarak söylüyorum, bir ülkenin başbakanı hayır oyu vereceklerin tamamını terörist ilan ediyor. Bu kadar üzüntü verici bir tablo olamaz. Çünkü bu Anayasa değişikliğinin Türkiye'ye nasıl bir felaket getireceğini onlar da biliyor. Savunamıyorlar, karalıyorlar."
Kılıçdaroğlu, "Bunlar bazen kendilerine ihanet de ederler, büyüklerine de ihanet ederler. Saadet Partisi de buna hayır diyordu, rahmetli Erbakan da hayır diyordu. O da mı terörist oldu? Utanmanız yok mu sizin, ar damarı denen bir şey var" dedi.
Oslo ve Dolmabahçe süreçlerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ben merak ediyorum, bunlar Oslo'da yok muydu, Dolmabahçe'de birlikte oturmuyorlar mıydı? Abdullah Öcalan ile görüşen şerefsizdir demedi mi? Sonra ne dedi, ben gönderdim dedi. Ne istediniz de vermedik diyen kimdi, CHP'nin genel başkanı mıydı? Memleketi parsel parsel sattınız, bunu da siz söylediniz" diye konuştu.
"Konuşmanın saatini değiştirdiler"
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TOBB'da yapacağı konuşmanın saatinin 12.30'dan 13.30'a kaydırıldığını, televizyon kanallarının CHP grup toplantısını vermemesi için bunu yaptıklarını iddia etti:
"Sayın Cumhurbaşkanının 12.30'da konuşması vardı. Kaça aldılar, 13.30'a aldılar. Millet bizi dinlemesin, vermesinler diye. Bakın bu korkunun işaretidir. Bu ne kadar zayıf olduklarının işaretidir. Bu yaptıkları işin yanlış olduğunun işaretidir. Bizi kimse dinlemezse inadına sokak sokak, cadde cadde, tarla tarla gezeceğiz."
Lüks gemi vergisi
Kılıçdaroğlu, 3 Şubat 2017 tarihli kararname ile lüks tekne, yat ve gezinti gemileri için KDV'nin %1'e indiğini, ÖTV'nin de sıfırlandığını, akaryakıt fiyatlarına ise vergi indiriminin gelmediğini hatırlatı.
Referandumda hayır deme çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Bir kişi gelip de sana evet oyu ver dediğinde, 'gezinti teknesine vergiyi sıfırladın, benim mazotumda niye sıfırlamadın' diye sor. 'Bir daha da bizim kapımıza gelme, ben hayır diyeceğim' de" diye konuştu.
Varlık fonu
Kılıçdaroğlu, Türkiye Varlık Fonu adlı yapıya da şöyle değindi:
"Varlık fonu iki temel düşünce üzerine kurulur. Bütçeniz fazla verir, harcamalarınızın üstünde geliriniz vardır. Ülke geleceği için bu geliri fonda toplayayım diyebilirsiniz.
Doğal kaynaklarınız vardır, iyi gelir elde ediyorsunuzdur, gelecek kuşaklara aktarmak istersiniz, onların da hakkı var diye. Kim yapıyor, Norveç yapıyor. Petrol gelirlerinin bir kısmını oraya aktarıyor.
Bizde bütçe fazlası yok, doğalgazımız petrolümüz ve gelirlerimiz de yok. Dış ticaret fazlamız olabilirdi, Almanya gibi. Onlar üretiyor, kazanıyor, ihracat yapıyor. Bizde bu da yok.
Plan, bütçe komisyonunda bütün ayrıntıları arkadaşlarımız dile getirdi. Şimdi bir KHK çıkardılar ve bu varlık fonuna 4 milyar lira ödenmiş sermayesi olan BOTAŞ'ı, 3 milyar ödenmiş sermayesi olan TPAO'yu, 5 milyar lira ödenmiş sermayesi olan Ziraat Bankası'nı, 177 yıllık PTT'yi, TÜRKSAT'ı, ETİ'yi, 2 milyon 300 bin liralık hazine arazisini devrettiler.
Şimdi bu fonun özelliği ne? 18 ayrı kanundan muaf. İhale kanunundan muaf. Birisi çıkıp, 'Ziraat Bankası'nı amcamın oğluna 1 liraya devrettim' diyebilir. Peki, denetime tabi mi? Denetime de tabi değil. Sayıştay veya TBMM denetimine tabi değil. Bu varlık fonu değil, hayırsız evlat fonudur. Babadan, dededen kalanı har vurup harman savurur ya hani. Bu milletin yüz küsür yıllık kurumlarını satıyorsun."
Anayasa Mahkemesi
Kılıçdaroğlu, varlık fonu için Anayasa mahkemesine başvurduklarını ancak yanıt gelmediğini anlattı:
Bu fonun terörle ne ilgisi var? Niye terör bahane edip çıkarıyorlar? Buna destek veren Anayasa mahkemesi. Varlık fonu çıkarıldığı zaman biz dedik ki burada kul hakkı var, Sayıştay denetlesin. Yürütmeyi durdurma talebi verdik. O tarihten bu yana karar almış değiller. Onun üzerine bu KHK çıktı. Cesareti Anayasa mahkemesi veriyor.
Neden böyle bir beklenti içerisine girdiler? Saltanattan talimat bekliyorlar. O Anayasa Mahkemesi, Anayasayı korumakla görevli olma niteliğini kaybetti. Milletin çıkarlarını savunan bir parti olmaktan çıktı. O kadar ki eskiden aldığı kararları reddeder konuma geldi. Eğer bir mahkeme iktidarın sopası hâline gelirse, Erdoğan'dan talimat beklerse, o mahkeme Anayasa Mahkemesi olmaktan çıktı.
Acaba şu beklentiye mi girdiler? Nasılsa yarın bir gün atama yapacak, 12 kişiden biri ben olayım diye mi? Hukuka ihanet ediyorlar. Milyarlarca lirayı alacaksınız, bir fona koyacaksınız, Türkiye'nin en değerli kurumlarını birilerine peşkeş çekeceksiniz ve Anayasa Mahkemesi karar veremeyecek. Üzüldüğüm nokta hukukun hakimler tarafından katledilmesi. Siyasileri bir noktaya kadar anlarım ama hâkim nasıl katleder?
Kimden talimat bekliyorlar? Bunu içime sindiremiyorum. Buna Anayasa mahkemesi denmez. Dün verdiği kararı 2 gün sonra inkar eden mahkemeye ne denir? Her önüne gelenin önünde düğme ilikleyene hâkim mi denir?
Fonla Türkiye güçlenecek diyorlar? Yeni ne yaptınız ki güçlensin? Türkiye'nin güçlenmesinin yolu üretimden geçer. Bilgi üreten Türkiye güçlüdür, tüketen ülke değil. Hâlâ farkında değiller.
'100 gündür iddianame yok'
Kılıçdaroğlu, tutuklu gazeteciler hakkında iddianame yazılmamasını da eleştirdi:
"Gazeteciler tutuklandı, 100 gündür iddianame yok. Belli ki talimat bekliyorlar. Cumhuriyet savcılarına sesleniyorum, cumhuriyet sözcüğünün gereğini yerine getirin. Gazetecilerin kapalı cezaevinden yarı açık cezaevine dönmelerini bekliyoruz çünkü Türkiye yarı açık cezaevi konumunda."
Kaynak: Al Jazeera, DHA